~BESİN ALERJİLERİ; TANI, TEDAVİ, İZLEM
Dr. Hasan Özen
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara
Besinlere karşı olan istenmeyen reaksiyonlar 2 ana grupta toplanabilir; İmmünolojik ve immünolojik
olmayanlar. Besinlere bağlı immünolojik olmayan istenmeyen etkiler enzimatik, kimyasal/toksik,
farmakolojik, psikolojik vs olabilir.
İmmünolojik yanıtlar ise IgE aracılı (besin alımından kısa süre –birkaç dakika veya saat- sonra) veya
non-IgE aracılı (besin alımından bir kaç saat veya gün sonra) veya karışık (hem IgE hem non-IgE
aracılı) olabilir.
Besin alerjileri esas olarak 3 sistemi etkiler; solunum yolları, deri ve sindirim sistemi. IgE aracılı
olanlar daha çok ürtiker, anjiyoödem, anafilaksi, rinit, bronkospazm gibi bulgularla karakterize iken
non-IgE aracılı besin alerjilerinde ise sindirim sistemi belirti ve bulguları daha ön plandadır; kusma,
ishal, kanlı dışkı, karın ağrısı, büyüme geriliği.
Besin alerjisinin gerçek prevalansı bilinmemekte ve sıklığı toplumdan topluma değişmekle birlikte
çocukluk çağında %1-6 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir. Her tür besin alerjiye neden
olabilmekle birlikte ülkemizde <1 yaş grupta yumurta ve süt, ≥1 yaş grubunda ise kabuklu yemişler
(fındık, yer fıstığı, ceviz), mercimek ve kırmızı et başta gelir.
IgE aracılı reaksiyonlara örnek olarak ürtiker, anjioödem, oral alerji sendromu, astım, rinokonjonktivit
ve en ağır formu olarak anafilaksi verilebilir. Karışık tip besin alerjilerinin en tipik örenği ise atopik
dermatittir. Eozinofilik gastroenteropatiler de karışık tip besin alerjileridir. Hücre aracılı olanlardan ise
en sık besin proteinine bağlı proktit/proktokolit görülür. En çok dışkıda çizgi/noktalanma şeklinde kan
ile karakterizedir ve çocuğun genel durumu iyidir. Daha nadir fakat daha ağır şekilleri ise besin
proteinine bağlı enterokolit ve enteropatiler olup hastayı şoka veya kronik durumlarda malnütrisyona
sokacak kadar ağır olabilir.
Besin alerjisi tanısında iyi alınmış bir öykü en önemli basamaktır; ailede atopi öyküsü, belirtilerin ne
zaman (yaş olarak ve besin alımından sonra geçen süre) başladığı, belirtilerin şekilleri, besinlerin
tüketim şekilleri ile belirtiler arasındaki ilişki vb sorulmalıdır. Fizik muayene bulguların saptanması ve
tutulan organların belirlenmesi açısından önem taşır.
Tanıda öykü ve fizik muayene yanında bazı laboratuvar testleri yardımcı olabilir; prik deri testi,
spesifik IgE, yama testi gibi. Altın standart ise çift bilmeyenli yükleme(challenge) testidir. Riskli
durumlarda (yüksek anafilaksi riski/anafilaksi öyküsü, ağır astım varlığı, kardiyovasküler hastalığı
olanlar ve beta-blokör kullananlar) yükleme testi yapmamalıdır. Tip IV reaksiyonlarda bu testler
genellikle negatif sonuç verir ve tanısı öykü, eliminasyon/karşılaştırma ile yapılır.
Tedavinin temelini sorumlu besinin diyetten çıkarılması oluşturur. Bu her zaman kolay değildir.
Bilmeden eliminasyon yapılan besin maddesi alınabilir. Çıkarılan besinin yol açacağı yetersiz alımlar
(örenğin, süt eliminasyonunda kalsiyum eksikliği gibi) ayrıca verilmelidir. Egzama, alerjik rinit gibi
hastalıklarda semptomatik tedavi de yapılmalıdır. Bebeklik döneminde görülen non-IgE aracılı besin
alerjilerinde zamanla tolerans gelişmekle birlikte IgE aracılı olanlarda bu şans daha azdır.
-
Uzm.Dr. Orhan Sevinç Cura
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UZMANI
NİLÜFER/BURSA